Paris gezinizi planlarken ilk okumanız gereken yazımıza hoşgeldiniz. “Aşıklar Şehri”nden tutun da “Işıklar Şehri”ne Paris’e yakıştırılan birçok klişe var. Çoğu şehre ayak basıp da kentsel estetik, yemek kültürü gibi kavramlarla burada tanışan Amerikalı şıpsevdilerin gözünden dünyaya yayılmış etiketler. Paris’e ilk gidişlerimde “Biraz abartmıyorlar mı?” dediysem de, Fransa’da yaşadığım iki senenin ve 6-7 Paris ziyaretinin ardından ben de Parisseverler tarikatına yazıldım ve bugün bana “Avrupa’nın bir başkenti olsaydı neresi olurdu?” diye sorsanız gözüm kapalı Paris derdim.
Bununla beraber Paris’in aşırı romantize edildiği, bunun da yüksek beklentilerle gelenleri hayal kırıklığına uğrattığı da bir gerçek. “Paris Sendromu” olarak tıp literatürüne bile geçmiş, daha çok Japon turistlerde görünen bir rahatsızlık bile varmış! Bazıları öyle hayal kırıklığına uğruyormuş ki her sene Japon konsolosluğu psikolojisi bozulan 20-25 kişiyi eve yollamak zorunda kalıyormuş. Halüsinasyon, baş dönmesi, panik atak ve terleme gibi semptomları varmış. Unutmayın, günün sonun da Paris de bir metropol ve kaldırımlarda köpek kakasından metroda müzede aşırı kalabalıklara tüm büyük şehirlerdeki sıkıntılar burada da mevcut.
Yine de nefis bir şehir. Her köşesi bir hikaye, tarihte iz bırakmış bir köşe taşı… Öyle zengin ki; zaten Paris Gezi Rehberi‘mizi detaylıca inceleyecek olursanız şehri bir ay gezseniz bile yine de bitireyeceğinizi fark edersiniz. Biz bir an önce şehre karışıp “Parizyen” keyiflerin tadını çıkarmaya başlamanızı isteriz ama şehrin Eyfel Kulesi’nden Louvre Müzesi’ne o kadar çok görülmesi gereken yeri var ki, sıra ancak üçüncü, dördüncü günde sefa yapmaya geliyor. Hep bir şeyler daha görme telaşı içinde oluyorsunuz. O yüzden önerimiz Paris geziniz için idealinde 1 hafta – 10 gün, minimumda ise 4 gün ayırmanız.
Sizin için hem şehrin keyfileri hem de demirbaşlarını kapsayan rotalar hazırladık. Kolaylık olması için Paris planını günlere bölerek anlattık ama tabi ki siz her zaman yap boz gibi parçaları kendiniz birleştirebilirsiniz. Bon voyage!
Paris Seyahati Planlaması – Gitmeden Önce
Paris’e Nasıl Uygun Fiyatlı Uçak Bileti Bulurum?
Paris’e uçakla geldiğinizde ya şehrin kuzeyinde kalan Paris Charles de Gaulle Havalimanı’na ineceksiniz ya da güneyinde kalan Orly Havalimanı’na. Her şekilde uçak biletinizi almadan önce mutlaka fiyat karşılaştırması yapın deriz.
Paris’e Ne Zaman Gidilir?
– Sonbahar: Şehrin en yoğun sezonu okula dönüş anlamına gelen sonbahar. Bu dönem Noel’in yaklaştığı, tiyatroların, konserlerin full çektiği dönem. Bir yandan da hem şehrin folyaj dönemi, hem de sıcaklıkların bol bol yürümek için ideal olduğu zaman.
– İlkbahar: Sonbahar gibi sıcaklıkların bol bol gezmeye müsait olduğu keyifli bir dönem. Özellikle de Mart ayındaki manolya mesvimine veya Nisan ayındaki kiraz ağacı dönemine denk gelirseniz şehrin pembelere büründüğü harika kareler yakalarsınız.
– Yaz: Sıcaklıkların yüksek olduğu, okullar tatilde olduğu için şehrin neredeyse yarısının Paris’te değil Fransa’nın güneyinde olduğu, şehrin turistlere kaldığı ama yine çok kalabalık olduğu dönem.
– Kış: Şehri gezmenin en elverişsiz olduğu, havaların buz kestiği dönem. Strasbourg veya Colmar gibi Noel pazarları ile de ünlü olmayan bir şehir olduğu için kışın Paris’in bir esprisi yok. Bizce diğer seçenekler arasında son tercih.
Paris’e Ne Kadar Zaman Ayırmalı?
Bizce Paris’e en az bir hafta ayırmak lazım. 3 gece 4 gün süren bir program ne şehrin keyfini çıkarmak ne de görülecek yerleri hakkıyla gezmeye yeterli gelmeyecektir. Bir de çocuğunuz varsa şehrin dışındaki Disneyland’e gidip gelmek bile bir gününüzü yiyecek. O yüzden en az 1 hafta kalmayı hedefleyin.
Paris’in Hangi Bölgesinde Konaklamalı
– Merkezi & Turistik: Gezeceğiniz her yerin göbeğinde olan Paris’in 1. bölgesi yani Louvre en turistik yeri. Merkezi olması güzel ama bizce hissiyat olarak çok daha keyifli mahalleleri var. Eyfel Kulesi’nin bulunduğu 7. yani Palais Bourbon ve Zafer Takı’nın bulunduğu 8 bölge L’Elysee de yine en merkezi ve turistik yerleri. Buralarda fiyatların yüksek olmasını bekleyebilirsiniz.
– Favorimiz: Le Marais bizim konaklamayı en sevdiğimiz yer. Genç Parislilerin takıldığı, galeriler, butikler, güzel restoran ve barlarla dolu Paris’in en hip mahallesi. “İşte Paris, işte yaşamak!” diyeceksiniz. Özellikle de gezinizi bitirip mahallenize döndüğünüzde bir sürü yaşayan mekan görmek, uğraşmadan güzel restoranlara ulaşabilmek, günü bitirmeden bir şeyler içmek için ideal. Geceleri yorgunluktan bitap düşmüş bir şekilde Le Marais’ye dönmemize rağmen sokakları görünce eve gitmekten vazgeçip bir yerlere oturuyorduk.
– Uygun Fiyatlı: 5. bölge olan Latin Mahallesi de Paris’in öğrenci bölgesi olduğundan konaklama için nispeten uygun yerlerden. Ama öğrenci işi olduğu için tam o Paris havasına giremiyorsunuz. Alternatif olarak biraz daha az merkezi olan 18. bölge Montmartre, 9. bölgenin Montmartre ile sınırı olan kısmı Pigalle ve 17. bölgedeki Clichy Meydanı çevresi Paris’in konaklama için uygun fiyatlı, hip ve canlı bölgelerinden.
kaynakhttps://www.bizevdeyokuz.com/