Biliyor muydunuz ? “Hayalci hücreler”i olmayan tırtıl, kelebek olamaz…
Düşünce, genden, inançtan ve maddeden üstündür. Çünkü maddeyi, biyolojiyi ve bilinci şekillendirme yeteneği vardır. Her dönüşüm zordur ve içinde acı vardır. Her tırtıl, kelebek olmaz. Hayalci hücreler adı verilen hücre türü hepsinde bulunmaz. İşte sadece bu hücrelerden belli bir miktardan fazlasına sahip olan tırtıllar ölmek üzereyken kelebek olabilir.
Hayalci Hücreler
Kelebek olacak tırtılın önce kendi kabuğundan vazgeçmesi ve kendi varlığını gelecekteki varlığı için eritmesi gerekir. Her tırtıl kelebek olamaz, kelebek olacak tırtılın yeterince “imaginary cells” , hayalci hücreler yetiştirmesi gerekir. Bu hayalci hücreler, diğer tırtıl hücreleri ile aynı genom yapısındadır ama bu hücreler tırtıl olmaktan sıkılan “rahatsız” hücrelerdir. Farklıdırlar, rahatsızdırlar.
Diğer tırtıl hücreleri, büyürler, gelişirler, günü geldiğinde ölmeyi seçerler, apoptoza (hücrenin programlanmış ölümü) uğrarlar. Bu hayalci hücreler ise yaşamayı ve yaşatmayı seçerler ve sayı eğer belirli bir eşiği aşarsa kelebeğin vücudunu oluşturmaya başlarlar.
Tırtıl, kısa ömrünü tamamlayıp yaşamının sonuna doğru yaklaşırken büyük bir iştahla etrafında gördüğü her şeyi yemeye başlar. Hayatın tadına bu son bakışları o kadar fazlalaşır ki, minik tırtıl bir süre sonra hareket edememeye başlar. Tırtıl artık minik değildir, bedeni hareket etmesini engelleyecek kadar büyümüştür. Hareket edemeyen tırtıl, yaşamının sonuna geldiğini düşünerek bir dalda baş aşağı olacak şekilde gövdesini bırakır. Bu sırada kafasından başlayarak etrafında koza oluşturur. Koza içinde ölüme hazırlanan tırtılın vücudunda inanılmaz bir mucize gelişmeye başlar.
Biyologların “hayalci hücre-imaginary cell” dediği bazı hücreler, ölüme direnerek dönüşüm geçirmeye başlarlar. Bu hücreler, tırtılın hücrelerinden tamamen farklıdır, farklı frekansta titreşirler, farklı bilgi taşırlar. Tırtılın bağışıklık sistemi, bu hücreleri düşman hücreleri olarak algılar ve saldırır. Hayalci hücreler, bağışıklık sisteminin bu saldırısına karşı var güçleriyle direnirler. Bu sırada hayalci hücrelerin sayısı artar, birbirleriyle etkileşime girmeye başlarlar. Bir zamanlar ayrı ayrı hayal kuran bu hücreler, bir araya gelirler. Bağışıklık sistemi artık bu hücrelerle baş edemeyeceğini anlayınca pes eder. Hayalci hücreler, hayallerine olan inançları ve pes etmeden dönüşmeye devam etmeleri sayesinde ile tırtılı kelebeğe dönüştürecek 15 günlük sürece başlarlar. Bu 15 gün sonunda ölmek üzere olan tırtıl, muhteşem bir kelebeğe dönüşmüş olarak kozadan çıkar.
Ölüm Doğuma Dönüşüyor
Ölmek üzere olan bir kelebek teki Küçük ve yalnız hayalci hücreler bir araya gelerek Birdenbire harika bir şey oluşturur! Krizalitin içinde hepsi birlikte yanı frekansta titreşirken, sahip oldukları bilgiyi de birbirleriyle paylaşmaya devam ederler ve o an tırtılın bedeninde uyumakta olan “bir gen”, genetik kod uyanır. Bu genetik kod; kanatların, yeni bir kalbin, antenin, bacakların, uçan bir varlığın metabolik hızına tüm bilgileri içinde taşır. Ölüm doğuma dönüşür.
Tıpkı burada tırtılın kelebeğe dönüşümü misali bizler de “hayalci hücreler” taşıyoruz. Bilincimizi, umutlarımızı yeni bir gerçekliğe yoğunlaştıracak ve kendimizde istediğimizi dönüşümleri yaratacak hücreler. Tek bekledikleri, kendimizi gerçekten geliştireceğine inandığımız, kodlarımızda yazılı olanlara uygun hayaller kurmamız, gerisi zaten genlerimizde saklı aynı metamorfozda olduğu gibi. Ve unutmayın; bu büyük dönüşümü engelleyebilecek tek bir şey vardır; o da “Kendimiz” dir! Hayali olmayan bir insan dönüşemez ve bu güç içinizdedir. Bu güzü besleyende hayal gücü’dür.
Ekoterapi, İnsan-Doğa Arasındaki Karşılıklı Şifa